Gerek Osmanlı gerekse de cumhuriyet döneminde bu ülkeye pek çok katkıda bulunulurken, buraya gönderilen ya da Osmanlı yönetiminde görevlendirilen askerlerin çatışma ve savaşlarda hayatını kaybetmesi nedeniyle, “Burası Huş’tur, yolu yokuştur…” diye başlayan “Yemen Türküsü” gibi ezgilere de konu olan ülke Yemen.
Tarih boyu pek çok ülkenin ele geçirmeye uğraştığı Yemen, bir dönem Mısır sultanlarınca “istila halinde kaçılacak yer” olarak görülmüştü. Mısır Sultanı’nın Yemen Valisi atadığı Emir İskender, 1517’de Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesi üzerine Yemen’in de Osmanlı mülkü olduğunu söyleyip camilerde hutbe okuttu. Bu tarihten itibaren Osmanlı’nın bir parçası haline gelen Yemen, 1520’de Yavuz’un ölümünden sonra tahta geçen Kanuni tarafından tekrar fethedildi. Ancak sürekli isyan ve çatışmalar nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu, bir yandan burayı çağdaşlaştırmaya çalışsa da, Yemen’le uğraşmak zorunda kaldı. Mezhep sorunlarıyla başlayan isyanları bastırmak için 1870-1919 arasında yüzbinlerce genç asker gönderildi. Türklerin son kafilesi ise, 400 yıl sonra, 1919’da Yemen’den ayrıldı.
