reklam
reklam
DOLAR32,4504% -0.15
EURO34,8290% -0.66
STERLIN40,7959% -0.56
FRANG35,5088% -0.41
ALTIN2.438,67% 0,10
BITCOIN62.913,92-2.161
reklam
Doç. Dr. Fahri MadenTÜM YAZILARI

Kastamonu her zaman daha iyisini hak ediyor

Yayınlanma Tarihi : Google News
Kastamonu her zaman daha iyisini hak ediyor
reklam

Tarihin her döneminde coğrafi ve stratejik konumuyla bölgede kilit bir yerdir Kastamonu. Eskiçağ uygarlıkları, Roma’sı Bizans’ı bunun farkına varmış. Aslında bölgeyi fethe gelen ilk Türk beyleri de bunu idrak etmişler. Kısmen Osmanlı için de aynı kanaatimiz söz konusu. Hele hele Milli Mücadele yıllarında İstiklal Yolu’nu devreye alan Atatürk, şehrin bu konumunu cumhuriyet devrimlerini gerçekleştirirken daha da ön plana çıkarmıştır. Gelgelim bu kadim şehir daha sonraki dönemlerde bu “kilit” konumunu yitirmiştir. Bu bilinçli olarak mı yapılmıştır yoksa kaderin bir cilvesi midir bilmiyoruz. En azından bu satırın yazarı bilmiyor. Belki bilenler vardır. Ancak kim ne derse desin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda bu kadar fedakârlık yapmış, her daim bunu sürdürmüş Kastamonu ve Kastamonulular her zaman daha iyisini hak etmektedir. Daha iyi eğitim kurumları, daha iyi sağlık hizmeti, daha iyi bir ulaşım, çevre, iş imkânları, yatırımlar… Ankara’dan yola çıkan destekler Ilgaz’a ulaşıp yolda kalmamalı. Vaatler, sözler, umutlar verilip bekleme moduna geçilmemeli! Bu da muhakkak başkasından beklemeyip Kastamonu sevenlerin harekete geçmesi ve girişimleriyle başarılabilecek bir durum. Bu itibarla Kastamonu büyük doğal afetlerle tanınır bilinir olmaktan ziyade büyük yatırımlarla anılır olmalıdır! İş adamından siyasetçisine, akademisyeninden amir ve memuruna herkese görev düşüyor.
Öncelikle şehri idare eden üst düzey görevlilerin rahat uyumamaları gerekir. Gece gündüz çalışıp koşturup İstiklal Harbi’nde kış ortasında dağlarda sırtında cephane taşıyan Şerife Bacıların fedakârlığını yapmaları gerekir. Mevki ve makamlara rahat etmek, o makamın gücünden faydalanmak ve makamı kendi gövde gösterisine dönüştürmek için gelinmemeli! Bir şey üretmeyen, yenilik ve atılım getirmeyen idareciler görev süreleri dahi dolmadan ya görevden ayrılmalı ya da daha yeteneklileri o mevkilere getirilmelidir. Hatır, gönül, köylüm, akrabam, arkadaşım, akranım gibi yakınlıklar o mevkileri işgal etmek için kullanılmamalıdır. Şu çağda hala bunları söylüyor ve konuşuyor olmamız bile zihnen ne kadar geri kaldığımızın işaretidir. Bu biraz da ülkemizde yüksek mevkilere tanınan yetki ve maaş üstünlüğünden kaynaklanmaktadır. Eğer daha fazla çalışma, özel hayatından, nefsinden fedakârlık gerektirip de mevki makam tazminatları yüksek olmasa o makamlara gelmek için bu kadar alavere dalavere çevirir, o mevkie gelmek için araya bir tanıdık devreye alır mıydık?

Fahri Maden

reklam